11 Temmuz 2008 Cuma

SÖZCÜK TÜRLERİ 3



EDATLAR (İlgeçler)

Kendi başına anlamı olmayan, cümle içinde anlam kazanan sözcüklere edat denir. Bu sözcükler daha çok bir sözcük veya sözcük grubuna eklenerek anlam kazanır. Eklendiği sözcük veya sözcük öbeklerine sıfat, zarf gibi görevler kazandırır. Edatlar aldığı ekler yö­nüyle isim soylu sözcüklere yakındır. Edatlar cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında “eksiklik, daralma veya bozukluk” ortaya çıkar. Sözcük türü olarak edat­larla bağlaçlar birbirine yakın olduğu için, bunlar karış­tırılabilir. Onun için edatları tek tek incelemek oldukça faydalı olacaktır.

İLE:

Kendinden sonra hiçbir ek almayan bu sözcük, cüm­lede değişik anlamlar verecek biçimde kullanılır. Ço­ğunlukla kendinden önceki sözcüğe eklenerek “-le, -la” biçiminde kullanılır. Cümleye çeşitli anlamlar kazandı­rır.

“Gemi ile yolculuk yapmayı tercih ederim.”

“Kağıtları makasla kesti.”

Bu cümlelerde “ile” cümleye “araç” anlamı katmıştır. Eylemin hangi araçlarla yapıldığını bildirmektedir.

“Çocuklarla sohbet etmeyi çok severdi.”

“Çarşıya hep annesiyle giderdi.”

Bu cümlelerde de “ile” cümlelere “beraberlik” anlamı katmıştır. Bu durumda eylemin kiminle yapıldığını bildirmektedir.

“Öğrenciler dersi ilgiyle dinlediler.”

“İki kardeş özlemle kucaklaştılar.”

Buradaki “ile” edatı cümlelere “durum” anlamı katmış ve eklendiği sözcükleri “zarf” yapmıştır. “Nasıl” soru­suna cevap vermektedir.

“ile” edatı sözcüğe bitişik ya da sözcükten ayrı yazıla­bilir:

çocuk ile çocukla

otobüs ile otobüsle

babası ile babasıyla

gürültü ile gürültüyle

M Cümlede “ile” sözcüğünün olduğu yere “ve” koydu­ğumuzda anlam bozuluyorsa “edat”; bozulmuyorsa “bağlaç” tır.

“Bir çiçekle yaz gelmez.” cümlesini “Bir çiçek ve yaz gelmez.” şeklinde söyleyemeyiz; buradaki “ile” edattır.

“Annen ile baban seni bekliyorlar.” cümlesini, “Annen ve baban seni bekliyorlar.” şeklinde söylersek anlam bozulmaz; buradaki “ile” bağlaçtır.

L Örnek:

Dağlar ile taşlar ile

Çağrayım mevlam seni

Yukarıdaki mısralarda altı çizili kelimelerin çeşidi, hangi seçenekte doğru verilmiştir?

A) Bağlaç – bağlaç – isim

B) Edat – edat – fiil

C) Edat – bağlaç – sıfat

D) Bağlaç – edat – fiil

(1993 – FL)

J Çözüm:

“Çağrayım” sözcüğü fiil ve istek kipinin birinci tekil kişi ile çekimlenmiştir. “Dağlar ile” ve “taşlar ile” sözcük grupları da bu fiilin, ayrı ayrı, “kim ile” yapıldığını bildirerek cümleye “beraberlik, birliktelik” anlamı katmış ve edat görevinde kullanılmıştır. Bu cümledeki “dağlar ve taşlar” sözcükleri kişileştirildiği için “kim ile” sorusu sorulur.

Cevap B’dir.

L Örnek:

“İle” kelimesi, hangi cümlede bağlaç görevindedir?

A) Gece kardeşim ile sahilde dolaştılar.

B) Ahmet ile kardeşi bize geldiler.

C) Erzurum’a uçak ile gittiler.

D) Çocuklar öğretmenleri ile resim çektirdiler.

(1996 – DPY)

J Çözüm:

“İle” sözcüğü “ve” anlamında kullanılırsa “bağlaç”; “birliktelik, amaç, durum” anlamlarında kullanılırsa “edat” olur. Buna göre A’da “birliktelik”, C’de “amaç”, D’de yine “birliktelik” anlamında kullanılmıştır ve edat görevindedir. B’de ise “Ahmet ve kardeşi bize geldiler.” şeklinde kullanıldığı için bağlaçtır.

Cevap B’dir.

GİBİ:

Kendinden önceki sözcüklere bağlanarak onlara “ben­zerlik, karşılaştırma” anlamları katar. Ayrıca, eklendiği sözcüğü sıfat ve zarf yapar.

“Gözleri bahar gibi yemyeşildi.”

“Bağların buz gibi suyu vardı.”

Cümlelerinde “gibi” edatları “benzerlik” anlamı katmış­tır. Aynı zamanda isimleri nitelediği için eklendiği söz­cük grubunu sıfat yapmıştır.

“Hayat su gibi akıyor.”

Cümlesinde de benzerlik anlamı katmış ve “akıyor” fiilini nitelediği için zarf görevinde kullanılmıştır.

“Bugünlerde bana kızmış gibi.”

“Biraz kilo almış gibisin.”

Cümlelerinde “olabilirlik, kuşku” anlamlarında kullanıl­mıştır.

“Kaptığı gibi kaçmaya başladı.”

“Çocuğu kolundan tuttuğu gibi dışarı çıkardı.”

Cümlelerinde de “zaman” anlamında kullanılmıştır. Bağlandığı sözcük gruplarını da zarf yapmıştır. Eyle­min nasıl yapıldığını bildirmektedir.

L Örnek:

“Kadar” kelimesi, aşağıdakilerden hangisinde “gibi” anlamında kullanılmıştır?

A) Teşekkür ederim, almış kadar oldum.

B) Bacak kadar çocuktan ne istiyorsun?

C) Yaşadığı kadar yaşacak değil mi?

D) Ben o kadarını düşünememiştim.

(1992-DPY)

J Çözüm:

A’daki cümlede “kadar” sözcüğünün yerine “gibi söz­­cüğü koyarsak, anlamda bir değişiklik olmaz. Bunun dışında “kadar” edatı, B’de “ölçü, nicelik”, C’de “miktar, zaman”, D’de “ölçü” anlamında kullanılmıştır.

Cevap A’dır.

İÇİN:

Eklendiğini söz öbeğine “amaç, sebep-sonuç” gibi anlamlar katar.

“Ders çalışmadığı için sınıfta kaldı.”

“Hava soğuk olduğu için gidemedik.”

Cümlelerinde “sebep-sonuç” ilişkisi sağlamıştır. Bu tür kullanımlarda “için” yerine “-den” eki de getirilebilir. (“... olduğundan gidemedik.” gibi )

“Kilo almak için çok yiyordum.”

“Spor yapmak için yeni bir eşofman aldı.”

Cümlelerinde de “amacıyla, maksadıyla” anlamlarında kullanılmıştır.

“Bizim için ne diyorlar?”

“Senin için sözüne fazla güvenilmez, diyorlar.”

Cümlelerinde de, “hakkında” anlamındadır.

L Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “için” sözcüğü “Tanı­madığı için konuşmadı.” cümlesindeki anlamla özdeş­tir?

A) Babası harcaması için fazla para vermiş.

B) Allah için doğru konuşun.

C) Yola vaktinde çıkmak için erken kalktı.

D) Çok şiir okuduğu için güzel yazıyor.

J Çözüm:

Soru kökündeki cümlede “için” sözcüğü “neden” ilgi­si katmıştır. Cümledeki anlamın aynısı D’deki cümlede vardır. “Niçin güzel yazıyor?” sorusuna; “çok şiir okuduğu için” kısmı cevap vermektedir.

Cevap D’dir.

KADAR:

Eklendiği sözcüğe “karşılaştırma, aşağı yukarı, ya­kın­lık” gibi anlamlar katar. Bazen “-e kadar” şeklinde de kulla­nılır.

“Senin bugün cennet kadar güzel vatanın var.”

Cümlesinde “benzetme” ilgisiyle kullanılmıştır.

“Onu iki saat kadar bekledim.”

“Beş kilo kadar gelir.”

Cümlelerinde ise “yaklaşık, civarında” anlamında kul­lanılmıştır.

“Akşama kadar çalıştım.”

“Bursa’ya kadar ona eşlik ettim.”

Bu cümlelerde de “dek, değin” anlamında kullanılmış­tır.

L Örnek:

“Kadar” sözcüğü hangi cümlede benzetme göreviyle kullanılmıştır?

A) Arkadaşım gelinceye kadar bekleyelim.

B) Anlattıklarınızdan orayı görmüş kadar oldum.

C) İki saate kadar işimizi bitiririz.

D) Ne kadar çok konuşuyorsun.

(1998 – LGS)

J Çözüm:

B’de “kadar” sözcüğü “gibi” edatının yerine, onun anlam ve göreviyle kullanılmıştır. “Gibi” edatı “benzer­lik” ilgisi kuran bir edattır. Cümlede, orayı görmüş biri­sine kendisini benzetme anlamı vardır.

Cevap B’dir.

L Örnek:

“Kadar” kelimesi, hangi cümlede “dek, değin” anla­mında kullanılmıştır?

A) Ayakkabı kadar elbise de gereklidir.

B) Senin kadar çalışkan olmayı çok isterdim.

C) Kalemden silgiye kadar bütün ihtiyaçlarını aldım.

D) Köyümüzün havası kadar suyu da güzeldir.

(1992 – DPY)

J Çözüm:

“Kadar” edatı, A’da “karşılaştırma”, B’de “benzerlik” ve D’de “karşılaştırma” anlamlarında kullanılmıştır. C’de ise, “değin” anlamında kullanılmıştır. Bu cümledeki “kadar” sözcüğü yerine “değin” sözcüğünü koyarsak, anlamın değişmediğini görürüz.

Cevap C’dir.

GÖRE:

Eklendiği söz öbeğine “kanaat bildirme, karşılaştırma” anlamlarını katar. Bazen de durum bildirebilir. Kendin­den önceki sözcüğe “-e” hal ekiyle bağlanır.

“Bana göre babamın sıkıntısı mali sorunlar.”

“Yazara göre halkımız henüz çok bilinçsiz.”

Bu cümlelerde “kanaat bildirme, görüş belirtme” an­lamları taşımaktadır.

“Anlatılanlara göre herkes suçluymuş.”

Bu cümlede de “yönünden bakılırsa” anlamındadır.

“Akşama göre biraz daha iyi.”

“Hasan, Kadir’e göre daha çalışkan.”

Bu cümlelerde ise göre edatı, “karşılaştırma” göreviyle kullanılmıştır.

“Yeni programı senin boş zamanına göre ayarlayalım.”

Cümlesinde ise “göz önüne alınarak” anlamına gelmiş ve durum bildirmiştir.

“Ayağını yorganına göre uzat.” (kadar)

ÜZERE:

Kullanıldığı cümlelere “amaç, zaman, yakınlık, şart” gibi anlamlar katar. Genellikle “-mek, -mak” mastarıyla birlikte kullanılır.

“Olanları anlatmak üzere yanına gitti.”

“Konuşmak üzere kürsüye yöneldi.”

Bu cümlelerde “amacıyla, için” anlamlarında kullanılmıştır.

“Kimseye vermemek üzere alabilirsin.”

“Kitabı geri getirmek üzere götürdü.”

Bu cümlelerde ise “şart” anlamı taşımaktadır. Buradaki “üzere” edatları yerine “şartıyla” sözcüğünü kullanabili­riz.

“Acele edelim, tren gelmek üzere.”

“Eve girmek üzereyken yakaladım.”

Burada ise, cümlelere “zaman” anlamı katılmıştır.

“Çıkabiliriz, yağmur dinmek üzere.”

“Yemek pişmek üzere, ellerinizi yıkayın.”

Bu kullanımda ise, “yaklaşık olma, tam olmaya yakın­lık” anlamı söz konusudur.

L Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “koşula bağlılık” söz konusudur?

A) Konuşmak üzere kürsüye yöneldi.

B) Evden çıkmak üzere olduğunu öğrendim.

C) Geri vermek üzere aldı.

D) Güneş doğmak üzereyken yola çıktık.

J Çözüm:

Bütün şıklarda “üzere” edatı kullanılmıştır. O halde koşula bağlılık anlamını üzere edatı sağlayacaktır. Üzere sözcüğü A’da “amaç” B’de “zaman” ve D’de yine “zaman” anlamında kullanılmıştır. C’de ise “şart-koşul” anlamı söz konusudur.

Cevap C’dir.

KARŞI:

“Karşı” edatı kullanıldığı cümlelere “için, hakkında” anlamlarını katar. Sözcüğe ismin “-e” ekiyle bağlanır.

“Babama karşı çok saygılıyım.”

“Resme karşı önceden bir ilgi duyuyordum.”

Bu cümlelerde “karşı” edatı “hakkında, yönelik“ anlamlarında kullanılmıştır.

“Yağmur sabaha karşı tekrar başladı.”

“Denize karşı saatlerce oturduk.”

Burada, “doğru” anlamında kullanılmıştır. Fakat birinci cümlede “zaman”, ikinci cümlede ise “yer” anlamları belirgindir.

M “Karşı” sözcüğü bu kullanımların dışında, “isim, sıfat ve zarf” olarak kullanılabilir.

“karşı mahalle”

“karşı taraf”

Kullanımlarında bir ismi niteleyen karşı sözcüğü sıfat görevindedir.

“Sandalla karşıya geçtik.”

Cümlesinde de isim olarak kullanılmıştır. Ayrıca isim çekim eki almıştır.

“Okulda karşı karşıya oturuyoruz.” burada ise “otur­mak” eyleminin durumunu belirttiği için zarf görevinde­dir.

SANKİ:

Genellikle benzetme ilgisiyle kullanılır. Ayrıca, cümleye “uyarı, sözüm ona, inanmama, sözde” gibi anlamlar katar.

“Gözlerin sanki mavi bir deniz.”

“Sen sanki bahar yelisin.”

Bu cümlelerde “gibi “ benzetme ilgisi kurmuştur.

“Buradan göçmekle iyi mi ettin sanki!”

“Sanki sınava girmen bir işe yaradı.”

Burada ise yapılan bir işi “reddetme, onaylamama” anlamları vardır.

“Sanki adamın kanlısıyım!”

Bu cümlede de “gerçekte var olmayıp öyle sanılma” anlamı hakimdir.

L Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “gerçekte var olma­yıp, öyle sanılan bir durum” söz konusudur?

A) Gelseydin ne olurdu sanki?

B) Sanki bu daha mı güzel?

C) Sanki kabahat benimmiş gibi davranıyor.

D) Eve gidip de iş mi yapacaksın sanki?

J Çözüm:

Cevap şıklarının hepsinde “sanki” edatı kullanılmıştır. Soru kökündeki anlam C’de vardır. A ve B şıklarında “uyarı”; D’de ise “inanmama” anlamı söz konusudur.

Cevap C’dir.

YALNIZ:

Kullanıldığı cümlelere göre değişik görevlerde buluna­bilir. Edat olarak kullanıldığında cümleye “sadece, tek” anlamı katar.

“Öğretmen sorunun cevabını yalnız bana söyledi.”

“Bu bilgiyi yalnız burada bulabilirsiniz.”

Bu kullanımlarda “sadece, tek” anlamlarını ifade ettiği için edat görevindedir.

M “Yalnız” sözcüğü “isim, sıfat, zarf ve bağlaç” olarak da görev yapabilir.

“Buralarda yalnızız.”

Cümlesinde “isim” olup ekeylem olarak yüklem göre­vinde kullanılmıştır.

“Yalnız adam.”

“Yalnız duygular.”

Kullanımlarında “yalnız” sözcüğü bir ismi nitelediği için sıfat görevindedir.

“Beni yalnız bırakıp gitme.”

“Kaç yıldır yalnız yaşıyor.”

Cümlelerinde ise “yalnız” sözcüğü fiil ve fiilimsiyi nite­lediği için zarf olarak kullanılmıştır.

“Meyvelerin güzel; yalnız biraz küçük.”

Bu cümlede ise “fakat, ama” anlamlarını taşıyan söz­cük bağlaç olmuştur.

L Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “yalnız” sözcüğü edat olarak kullanılmıştır?

A) Yalnız gitmesini ben istemiyorum.

B) Yalnızlık herkese güzel gelmez.

C) Konuşalım; yalnız konuştuğumuzu duymasınlar.

D) Herkes durumu öğrenmiş, yalnız ben bilmiyormu­şum.

J Çözüm:

“Yalnız” sözcüğü “sadece, tek” anlamında kullanılırsa “edat” olur. Bu durum D’de görülmektedir. A’da “zarf”, B’de “isim” ve C’de “fakat” anlamında “bağlaç” olarak kullanılmıştır.

Cevap D’dir.

ANCAK:

Kullanıldığı cümlelerde “yalnız, sadece, özgünlük” anlamı, bazı durumlarda da “sınırlandırma, olsa olsa” anlamı katar.

“Bu işten ancak senin baban anlar.”

“Beni ancak sen anlarsın.”

Cümlelerinde “yalnız, sadece” anlamında kullanılmıştır.

“Bu kömür ancak üç ay yeter.”

“Ancak iki milyar bulabilirim.”

Bu cümlelerde “en fazla, olsa olsa” anlamındadır.

M “Ancak” sözcüğü “fakat, ama” anlamında kullanı­lırsa bağlaç olur.

“Seni de ortak ederim; ancak işleri sen yapacaksın.”

Bu cümlede “ancak” sözcüğü “fakat” anlamında olduğu için “bağlaç” görevindedir.

DOĞRU:

Kullanıldığı cümleye “karşı, yönünce, yakın” anlamı katar. İsmin “-e” hal ekiyle kelimeye bağlanır.

“Otobüs ağaçlara doğru ağır ağır ilerliyordu.”

“Ona doğru koşmaya başladım.”

Bu cümlelerde “yönünce, karşı” anlamlarını içermekte­dir.

“Fırtına sabaha doğru dindi.”

“Akşama doğru işi bitiririz.”

Bu cümlelerde ise, “zaman, yakın” anlamlarında kulla­nılmıştır.

M “Doğru” sözcüğü isim, sıfat ve zarf görevleriyle de kullanılır.

“Olayın doğrusunu öğrenemedik.”

Cümlesinde isim,

“Doğru cevabı kim verecek?”

Cümlesinde, bir ismi nitelediği için sıfat,

“Lütfen, benimle doğru konuş.”

Cümlesinde de bir fiili nitelediği için zarf görevinde kullanılmıştır.

M Edatlar, bir adla öbekleşerek sıfat ve zarf göre­vinde kullanılabilir.

“Çocuğun kalem gibi kaşları vardı.”

Bacak kadar çocuk benimle dalga geçiyor.”

Cümlesinde “gibi ve kadar” edatları “kalem ve bacak” sözcükleriyle öbekleşmiş ve önlerindeki ismi niteleye­rek sıfat olmuştur.

“Yıllardan beri küçük bir köyde yaşıyor.”

Cümlesinde “-den beri” edatı “yıllar” ismiyle öbekleşe­rek zaman anlamı bildirmiş ve zarf olmuştur. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcükler yine zarf görevin­dedir.

“Ben, senden sonra geldim.”

“Bu çocuk sabahtan önce gelmez.”

Mİ SORU EDATI:

Kimi kaynaklarda soru eki olarak da geçen bu edat çok geniş bir kullanım alanına sahiptir. Kendinden önceki sözcükten daima ayrı yazılması bunun bir sözcük olduğunu kuvvetlendirir. Soru ve pekiştirme anlamında kullanılır.

“Kardeşin otobüsle mi gitti?”

“Yarın gidecek misin?”

Cümlelerinde soru anlamı söz konusudur.

“Akşam oldu mu içime sıkıntı çöker.”

“Tattı mı tatlı bir çocuktu.”

Cümlesinde ise “pekiştirme” anlamında kullanılmıştır.

BAĞLAÇLAR

Anlam yönüyle birbiriyle ilgili cümleleri ve aynı görev­deki ögeleri, sözcükleri birbirine bağlamaya yarayan kelimelere bağlaç denir. Dilimizde çok sayıda bağlaç vardır. Bağlaçlar cümleden çıkarıldığında cümlenin anlam ve anlatımında genelde bir daralma, bozulma olmaz.

Bağlaçlar cümleden çıkarılıp yerine virgül veya noktalı virgül kullanılabilir.

Dilimizde sık kullanılan bağlaçlar şunlardır;

“ve, veya, ya da, ile, yahut, veyahut, de, da, ki, fakat, ama, zira, madem, mademki, oysa, oysaki, halbuki, yeter ki, ancak, yalnız, nitekim, üstelik, ister... ister, hem... hem, ne... ne...”

Şimdi en çok kullanılan bağlaçları tekrar tekrar incele­yelim.

DE:

“de, da” bağlacı cümleleri, aynı görevdeki kelimeleri, söz öbeklerini birbirine bağlar. “Şimdilik, eşitlik, neden, durum” gibi anlamlar katar.

“Toplantıda o da konuştu.” (eşitlik)

“Geleceği varsa göreceği de var.” (korkutma)

“Adam gitmem de gitmem diye tutturdu.” (direnme)

“Büyüyecek de adam olacak.” (küçümseme, alay)

“O da mı olayı duymuş?” (şaşkınlık)

“Dün bizi bekletti de gelmedi.” (yakınma)

“Aklını başına al da çalış.” (azarlama)

“Artık beni kabul etse de gitmem.” (bile, dahi)

“Bütün bir ömür gezmiş de şimdi çalışıyor.”

Bu kullanımda zıt anlamlı cümleleri pekiştirerek bağ­lama göreviyle kullanılmıştır.

“Çok istedi de ulaşamadı.”

Burada ise “fakat, ama” anlamında iki cümleyi bağla­mıştır.

“O kadar da sıcak değil canım.”

“Böyle düşünmemiz hiç de iyi olmadı.”

Bazı yerlerde, yukarıdaki örnekte olduğu gibi, edatlar­dan ve zarflardan sonra gelerek onlara güç katar.

“Öğretmeni de babası da çocuğu anlayışla karşılamış­lar.”

Cümlesinde özneleri bağlamıştır.

“Kalemini de çakısını da okulda unutmuş.”

Cümlesinde nesneleri bağlamıştır.

“İki ay boyuncu dinlenmiş de okumuş da.”

Cümlesinde de yüklemleri bağlamıştır.

“Okula da kütüphaneye de bakacağız.”

Cümlesinde dolaylı tümleci bağlamıştır.

L Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “da, de” yerine “bile” kelimesi getirilebilir?

A) Geç yatsa da erken kalkar.

B) Çalışmaya başladı da sıkıntıdan kurtuldu.

C) Bir de top bulduk mu, gerisi kolay.

D) İstediği de iyi bir kalem olsa alırdım.

(1995 – DPY)

J Çözüm:

A’daki cümleye “bile” kelimesi getirilebilir. “Geç yatsa bile erken kalkar.” şeklinde kullandığımızda anlam bozulmaz. Diğer cümlelerdeki “de, da” yerine “bile” getirirsek, anlamın bozulduğu görülür. B’deki anlam, “sebep-sonuç”; C’deki anlam, “bunun yanında, ayrıca”; D’deki anlam, “beğenmeme” dir.

Cevap A’dır.

L Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “da, de” çıkarıldığında cümlenin anlamında bir değişiklik olmaz?

A) Bu yüz bana hiç de yabancı gelmedi.

B) Bu şiiri de bana okuyabilir misin?

C) Geziye sen de katılmamışsın.

D) Bu yaz da tatile çıkacağız.

(1992 – DPY)

J Çözüm:

Cümleleri, “de” bağlaçlarını çıkararak okursak A’daki cümlenin anlamı bozulmaz. Cümlede kullanılan “hiç” sözcüğü “de”nin anlamını içermektedir. Diğer cümle­lerde “bununla birlikte, başka” anlamlarını ifade ettiği için “de”lerin çıkarılması cümlelerin anlamını bozar.

Cevap A’dır.

VE:

Aynı görevdeki ögeleri, kelimeleri ve cümleleri birbirine bağlar.

“Kazada, dizleri ve kolları yaralanmıştı.”

Cümlesinde özneleri bağlamıştır.

“Elbisesini ve kabanını dolaba yerleştirmiş.”

Cümlesinde nesneleri bağlamıştır.

“Olanları izliyor ve not ediyordu.”

Cümlesinde yüklemleri bağlamıştır.

“Önce okudu ve sonra arkadaşına anlattı.”

Kullanımında da cümleleri bağlamıştır.

İLE:

Aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlar. Edat olarak kullanıldığını daha önce açıklamıştık.

“Şiirleriyle resimleri uyum içinde.”

“Ve” anlamında kullanılıp özneleri birbirine bağlamıştır.

NE... NE:

Aynı görevdeki ögeleri birbirine bağlar. Cümleye olum­suzluk anlamı katar. Bu yüzden, yükleme ikinci bir olumsuzluk eki getirilmez.

“Evde ne yağ ne un ne şeker vardı.”

Cümlesinde, “evde hiçbir şeyin olmadığını” anlatmakta­dır. Yüklemi “yoktu” şeklinde kullanmak yanlış olur.

“Ne beni sormuş ne seni.” (İkimizi de sormamış.)

“Ne az ne çok.”

“Ne iyi ne kötü.”

Cümlelerinde ise, zıt anlamlı sözcükleri birbirine bağla­dığı için “arasında, eşitlik” anlamını katmıştır.

“Ne şiş yansın ne kebap.”

Cümlesinde özneleri bağlamıştır.

“Ne ekmek yedi ne çay içti.”

Cümlesinde nesneleri bağlamıştır.

“Kardeşini ne gördüm ne de tanıdım.”

Cümlesinde yüklemleri bağlamıştır.

“Ne sana ne bana güveniyor.”

Cümlesinde ise dolaylı tümleçleri bağlamıştır.

“Üç yıldır ne aradı ne de bir mektup yazdı.”

Burada ise cümleleri bağlama göreviyle kullanılmıştır.

L Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ne... ne” bağlacı sıfat­ları birbirine bağlamıştır?

A) Seninle sohbet etmekten ne bıkıyorum ne sıkılıyo­rum.

B) O kadar dolaştık, çocuğa uygun ne ayakkabı bulabil­dik ne gömlek.

C) Sınıfa gelirken ne kitap ne defter getirirdi.

D) Ne şişman ne zayıf biriydi.

J Çözüm:

İsmi niteleyen ve belirten sözcüklere sıfat diyorduk. Buna göre, “şişman ve zayıf” sözcüğü “biri” isim soylu sözcüğünü niteleyerek sıfat olmuştur. “Ne... ne bağlacı da ikisini bağlamıştır. A’da “yüklemleri”; B’de “isimleri” ve C’de yine “isimleri” birbirine bağlamıştır.

Cevap D’dir.

Kİ:

Bu bağlaç, cümleleri “koşul, neden-sonuç, amaç-sonuç...” gibi anlamlarla birbirine bağlar.

“Üzerine giy ki yakışıp yakışmadığını anlayasın.”

Cümlesinde yakışıp yakışmadığının anlaşılması için giymenin şart olduğu belirtilmiştir. Burada, şart-koşul anlamı katmıştır.

“Hastalandı ki gelmedi.”

Cümlesinde ise, gelmemenin nedeni olarak hastalanma verilmiştir.

“İstifa ettim ki para kazanayım.”

Cümlesinde de, istifa etmenin amacının para kazanmak olduğunu belirtmiştir.

“Bu adama da güvenilmez ki!”

Cümlesinde yakınma anlamındadır.

“Çocuğu sınıfa alırlar mı ki?”

Cümlesinde ise “kuşku, şüphe, endişe” anlamları hakimdir.

“Yalan ki ne yalan!”

Bu kullanımda ise tekrarlanan sözcükler arasına girerek pekişme göreviyle kullanılmıştır.

HEM...HEM:

Eş görevli sözcükleri, sözcük öbeklerini, cümleleri birbirine bağlar. Cümleye genellikle “ikisi birlikte olma, beraberlik” anlamı katar.

Hem dersanemi hem okulumu seviyorum.”

Cümlesinde “hem...hem” bağlacı “ikisini birlikte” anlamında kullanılmıştır. Aynı zamanda nesneleri birbirine bağlamıştır.

“Hem temizlik yapıyor, hem de müzik dinliyordu.”

Burada ise cümleleri birbirine bağlamaktadır.

AMA:

Bu bağlaçla aynı anlama gelebilen başka bağlaçlar da vardır: “fakat, yalnız, ancak, lakin, ne var ki, ne yazık ki...”

Ama bağlacı aralarında anlamca zıtlık bulunan iki ayrı ifadeyi, iki ayrı cümleyi bağlar. “Neden-sonuç, şart, pekiştirme” gibi anlamları da cümleye katar.

“Para az; ama iş görür.”

“Çok bekledi; ama göremedi.”

Cümlelerinde iki zıt durumu, farklı iki cümleyi birbirine bağlamıştır.

“Arkadaşının kalbini kırdı; ama çok pişman oldu.”

Cümlesinde ise pişmanlığın nedenini bildirmiştir.

“Sen de gel; ama kimseyi getirme.”

“Konuş; ama kısa olsun.”

Cümlelerinde ise, “şart, uyarı” anlamlarında kullanılmıştır.

“Sağlam, ama çok sağlam bir darbe vurdu.”

Cümlesinde de pekiştirme göreviyle kullanılmıştır.

“Sana kızarım ama!”

Cümlesinde ise dikkat çekmek için cümlenin sonuna konmuştur.

Şimdi de “ama” bağlacıyla ortak bir niteliğe sahip olan yukarıda bahsettiğimiz bağlaçların kullanımına örnekler verelim.

“Ben de gelirim; ancak bugün çok işim var.”

(neden-sonuç)

“Kazanırım; ancak birkaç şey gerekli.”

(şart-koşul)

“Kitabı aldı; fakat bir daha geri vermedi.”

“Aceleyle annesini bulmaya çıkmıştı; lakin anne çoktan gitmişti.”

“Güzel; yalnız biraz büyük.”

Ne var ki arkadaşımızı bu şekilde eleştirmemiz doğru olmaz.”

“Çok uğraştık, ne yazık ki başaramadık.”

L Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaç vardır?

A) Bu tabloları yalnız sen alabilirsin.

B) Birlikte gezdik fakat hiç konuşmadık.

C) Yolculuğumuza otobüs ile devam ettik.

D) Sabaha karşı telefon ile bizi aradı.

(1995 – DPY)

J Çözüm:

A’da bağlaç yoktur. “Yalnız” sözcüğü bağlaç ve edat olarak kullanılabilir. Burada edat görevindedir. Çünkü, “sadece” anlamında kullanılmıştır. “fakat” anlamında kullanılsaydı bağlaç olurdu. C’de de bağlaç yoktur. “İle” sözcüğü “birlikte, araç” anlamında kullanılırsa edat; “ve” anlamında kullanılırsa bağlaç olur. Bu cümlede “araç” anlamındadır. D’de bağlaç yoktur. Bu cümlede bağlaç diye düşünülebilecek “karşı” ve “ile” sözcükleri vardır. “Karşı” sözcüğü bağlaç olarak kullanılmaz, bu cümlede edat görevindedir. “İle” sözcüğü ise yine “araç” anlamındadır.B’de ise “fakat” sözcüğü iki cümleyi bağlama göreviyle kullanıldığı için bağlaçtır.

Cevap B’dir.

L Örnek:

Hangi cümlede bağlaç yoktur?

A) Kendisine ne uğradı ne de haber verdi.

B) Yaz geldi ama havalar ısınmadı.

C) Tatile yeni arabaları ile çıktılar.

D) Bu evi beğenmedik ki kiralayalım.

(1995 – FL/AÖL)

J Çözüm:

A’da “ne...ne” bağlacı, B’de “ama” bağlacı, D’de “ki” bağlacı vardır. C’de ise herhangi bir bağlaç yoktur. C’deki “ile” sözcüğü “araç” anlamında kullanıldığı için edattır.

Cevap C’dir.

İSTER... İSTER:

Eş görevli sözcükleri ya da cümleleri birbirine bağlar. Bağlama görevi yaparken iki ögeden birini tercih etmede bir sakınca olmadığını belirtir.

“İster büyüğünü al, ister küçüğünü.”

“İster kal, ister git.”

GEREK... GEREK:

Sözcüklere ve cümlelere eşitlik ya da istenileni seçme anlamı katar.

“Gerek onu gerek öbürünü alabilirsin.”

“Gerek kardeşim gerek annem, ikisi de beni destekledi.”

Burada, özneleri bağlama göreviyle kullanılıp eşitlik anlamı katmıştır.

ÇÜNKÜ:

Bu bağlaç, cümleleri “bir neden belirtme, açıklama” anlam ilgisiyle birbirine bağlar. “Zira” bağlacı ile aynı kullanıma sahiptir.

“Ahmet gelemezdi; çünkü çok hastaydı.”

“Herkes susmuştu; çünkü durum çok ilginçti.”

YA DA:

Eş görevli sözcükleri “eşdeğerli sayma, bir başka olasılık belirtme” gibi anlam ilgileriyle birbirine bağlar.

“Telefonu ya da mektubu tercih edeceksin.”

“İzmir’e ya da Ankara’ya gitmek istiyorum.”

HATTA:

Cümleleri “ayrıca, üstelik, bile, hem de” anlam ilgileriyle birbirine bağlar.

“Gördüm hatta fotoğraf bile çektirdim.”

“Suçunu kabul etmiyor, hatta başkalarını haksız buluyordu.”

Burada “üstelik” anlamındadır.

L Örnek:

“Kendisiyle konuyu uzun uzun konuştuk, hatta anlaşma metninin taslağını da hazırladık.”

cümlesinde geçen “hatta” kelimesi yerine, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) çünkü B) ya da

C) üstelik D) oysa ki

(1994 – FL)

J Çözüm:

Bu cümledeki “hatta” sözcüğü “üstelik” anlamındadır. “Üstelik” kelimesini cümlede “hatta” sözcüğünün yerine koyup okuduğumuzda anlamın değişmediğini görürüz.

Cevap C’dir.

OYSA, OYSAKİ:

Aralarında zıtlık, ayrılık bulunan iki cümleyi “tersine, olarak, –dığı halde” anlamlarıyla birbirine bağlar.

“Anlamadığını söyledi; oysa önce o anlatmıştı.”

“Yine başarılı olmadı; oysa bu sefer çok çalışmıştı.”

Bu cümledeki “oysa” bağlacının yerine “halbuki” bağlacını da koyabiliriz.

BİLE:

Bu bağlaç, cümleleri önce geçen ya da geçmiş kabul edilen cümlelere bağlar. “Aynı zamanda, de, da, üstelik” anlamları verir.

“Bunu çocuk bile yapar.”

“Anlatsan bile anlamaz.”

“Onu bırak, o gün onu hiç görmedim bile.”

ÜNLEMLER:

Ünlemler kimi zaman sevinme, kızma, üzülme, korku, acıma gibi ansızın beliren duyguları; kimi zaman da seslenişleri yansıtmaya yarayan sözcüklerdir. Bir ses ünlem olabileceği gibi, bir sözcük ya da sesleniş de ünlem olabilir. Ünlemlerin kullanıldığı cümlelere ünlem cümlesi denir ve bu cümlelerin sonuna ünlem işareti konur.

Şimdi ünlemlerin cümleye kattığı anlamları inceleyelim.

“Haa...! Unutmuşum kardeşim.” (hatırlama)

“Vah, zavallı adam!...” (acıma)

“Oh şunlara bakın!” (şaşma)

“Ooo! Merhaba beyler.” (beklenmezlikle

birlikte sevinme)

“Eh, hayırlısı bakalım!” (kabullenme)

“Ah, babam ah!” (kızma, sitem)

Yukarıdaki ünlemler ses halinde olan ünlemlerdir. Bunun yanında kelime halinde de ünlemler de vardır. Bunlara birkaç örnek verelim: “Aman!, Eyvah!, Haydi!, Aman Tanrım!, Yazık!, Yaşa!, Sakın!, Yarabbi!...”




1- Aşağıdaki ünlem cümlelerin hangisinde “gayretlendirme” anlamı vardır?

A) Haydi, göreyim sizi gençler!

B) Haydi haydi, sen onu benim külahıma anlat!

C) Haydi, uğurlar olsun çocuklar!

D) Haydi, unut artık onları!

2- “Gibi” edatı aşağıdaki cümlelerin hangisinde benzetme ve eşitlik anlamı dışında kullanıl­mıştır?

A) Yokuş çıkmış gibi nefes nefese kalmıştı.

B) Yemekler güzeldi ama ekmekler taş gibiydi.

C) Haberi aldığı gibi yola koyuldu.

D) Sevincinden kuş gibi uçuyordu.

3- “Ne...ne” bağlacı cümlelerden hangisinde, cümleye farklı anlam katmıştır?

A) Ne çay içti ne kahve.

B) Ne aradı ne sordu.

C) Ne gül ne bülbül isterim.

D) Ne zor ne kolay bir iş.

4- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaç kullanılmamıştır?

A) Bu olayı ben de biliyorum.

B) Zannetme ki şöyle böyle bir sözdür bu.

C) “Ya yapacağız, ya yapacağız.” diyordu.

D) Bu evde doktor yalnız yaşıyor.

5- I. Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik.

II. Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.

III. Martılar konuyor omuzlarıma.

IV. Gözlerin İstanbul oluyor birden.

Yukarıdaki cümlelerin hangisinde edat kul­lanılmıştır?

A) I B) II C) III D) IV

6- Aşağıdaki cümlelerde kullanılan “ancak” sözcüğü, hangi cümlede “fakat” sözcüğü ile anlam yönünden özdeş değildir?

A) Teşekkür listesine geçtiğini şimdiden söyle­yebilirim; ancak bu bir resmi açıklama değil­dir.

B) Seni söylediğin yerde çok aradım; ancak bu­lamadım.

C) İnsanların gerçek mutluluğu, ancak başkala­rını mutlu kıldıkları müddetçe gerçekleşebi­lir.

D) Her öğrenci iyi bir üniversiteyi kazanmak is­ter; ancak çalışmayı seven azdır.

7- “Ama” bağlacı aşağıdaki cümlelerin hangi­sine şart anlamı katmıştır?

A) Gezebilirsin ama ödevlerini yaptıktan sonra.

B) Çok yorulduk ama rahata kavuştuk.

C) Tatilimiz kısaydı ama güzel geçti.

D) Geleceğim diyorsun ama evi bilmiyorsun.

8- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “de” bağ­lacı “dahi, bile” anlamında kullanılmıştır?

A) Hasta iyileşsin de ben her masrafa katlanı­rım.

B) Bir mektup gönderse de meraktan kurtulsak.

C) Uğraşırsan, sen de böyle bir şiir yazabilirsin.

D) Bu arkadaşla tanışmanı isterim de...

9- “Rafet ile ben hemen işe başlayacaktık.” cümle­sindeki “ile” yerine “ve” koyarsak cümlenin an­lamı bozulmaz.

Aşağıdakilerin hangisinde “ile” yerine “ve” bağlacı getirilemez?

A) Halit ile Talha dost oldular.

B) Annesi ile babası barışmışlar.

C) Daire ile otomobil alamayız; paramız az.

D) Para ile mutluluk olmaz.

10- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “de” bağ­lacı kaldırılırsa cümlenin anlamında her­hangi bir daralma olmaz?

A) Bu iş hiç de zor değilmiş.

B) Bunun doğru olduğunu öğretmen de söy­ledi.

C) Son derse öğrenciler de girmedi.

D) Ben de sonradan anladım.

11- “da, de” ile kurulan aşağıdaki cümlelerin hangisinde “sebep-sonuç” ilişkisi vardır?

A) Fakültede bugün ders de vardır.

B) Buraya dönerken eve uğrayıp da gel.

C) Hüseyin çalıştı da sınıfı geçti.

D) Ağladı, ağladı da sonunda sustu.

12- “Sahilin manzarası güzel mi güzel!” cümlesin­deki “mi” hangi işlevi yüklenmiştir?

A) İki yüklem arasına girerek anlatıma gereklilik katmıştır.

B) İki cümleden birincisine şart, ikincisine so­nuç niteliği verilmiştir.

C) Cümleye şaşma anlamı katmıştır.

D) Cümlenin tekrar edilen yüklemi arasına gire­rek pekiştirme anlamı katmıştır.

13- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “yalnız” kelimesi “Ona bunu veririm, yalnız şimdi değil.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?

A) Bu işi yaparım, yalnız ücretini verirsin.

B) Bu kadar zamanda yalnız bir iş yapabilirim.

C) Buraya yalnız gelmesi gerekirdi.

D) Parayı yalnız iki günlüğüne aldım.

14- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “için” keli­mesi sebep-sonuç ilişkisi kurmamaktadır?

A) O kitabı sevdiğim için aldım.

B) Bu iş için verilen zaman kısadır.

C) Bize gelmediği için ona kırıldım.

D) Hastalandığı için bu iş kaldı.

15- “Kadar” edatı aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde “Teşekkür ederim, almış kadar oldum.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?

A) Aslan kadar kuvvetli bir çocuktu.

B) Yaşadığı kadar yaşadı, daha yaşayacak de­ğil ya!

C) Kantarın önünde yüz kadar araba bekli­yordu.

D) Mektubu okuyunca köyünü görmüş kadar se­vindi.

16- “ile” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangi ikisinde edat olarak kullanılmıştır?

1. Yolculuğa at arabasıyla çıkmıştık.

2. Roman ile öykü benzer türlerdir.

3. Annesiyle babasını küçük yaşta kaybetmiş.

4. Toplantıda eski dostlarla eğlendik.

A) 1 – 4 B) 2 – 3

C) 2 – 4 D) 3 – 4

17- “Göre” kelimesinin diğer dördünden farklı bir işlev yüklendiği cümle aşağıdakilerden han­gisidir?

A) Bana göre bu dünya bir imtihan dünyasıdır.

B) O dergiye göre bölgemiz gittikçe kuraklaşı­yormuş.

C) Bunun sonucu size göre nasıl olacak?

D) Yunus’un etkisi Nedim’inkine göre daha ge­niş olmuştur.

18- “Son okuduğum kitabın hem yalın hem de akıcı bir dili vardı.”

“Hem... hem” bağlacı aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu cümlede bağladığı sözcük­lerle aynı türde sözcükleri bağlamıştır?

A) Dernek başkanı son toplantıda hem güzel hem etkili konuştu.

B) Hem gelenlerle sohbet ediyor hem işini yapı­yordu.

C) Karşımda hem konuşan hem ağlayan birini görünce ne yapacağımı şaşırdım.

D) Böyle hem kapıyı hem pencereyi açarsan rüzgardan hepimiz hasta oluruz.

19- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “için” keli­mesi yerine “üzere” getirilebilir?

A) Otobüs gelmediği için yürüyerek geldik.

B) Sizi çıkarlar için kullanıyorlar.

C) Sizin için bir kitap getirdi.

D) Gitmek için yerinden kalktı.

20- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ya...ya” bağlacı diğerlerinden farklı bir anlamda kul­lanılmıştır?

A) O bir işi eline aldı mı, onu ya bitirecek ya biti­recek.

B) Ya şimdi bunu kabul edersin ya da bir daha gö­züme gözükme!

C) Bana her bayram ya bir kutu şeker ya da bir buket gül getirdi.

D) Ya bu gece bu olay bitecek, ya da bir daha hiç konuşulmayacak.

21- “Ama” bağlacı aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde pekiştirme göreviyle kullanılmıştır?

A) Kapı açıldı, ama içeri giremedik.

B) Bir kilo elma aldım; ama hepsi çürük çıktı.

C) Güzel ama çok güzel bir şiir okudu.

D) Oyun oynayabilirsin, ama önce dersine ça­lış.

22- I. A ne güzel!

II. A sen burada mıydın?

III. Amacına ulaşmak için çalışsan!

Bu cümlelerde, aşağıdaki anlamlardan han­gisi yoktur?

A) Şaşma B) Uyarı

C) Beğeni D) Coşku

23- Aşağıdaki cümlelerden hangisinde ünlem, bir eylemden usancı (bıkkınlığı) dile getir­mektedir?

A) Yaz ha yaz hala bitmiyor!

B) Yahu insanlık da mı öldü.

C) Aman Tanrım, şunun güzelliğine bak!

D) Hiçbir şeye dokunma, e mi!

Hiç yorum yok: