11 Temmuz 2008 Cuma

TAMLAMALAR

Tamlamalar, isim ve sıfat tamlaması olmak üzere, ikiye ayrılır. Tamlamalar ya adların ya da sıfat ve adların öbekleşerek, birbirlerini tamamlayarak oluşturdukları sözcük takımlarıdır. Tamlamalar bir sözcük grubu niteliği taşır. Bir tamlamanın kurulabilmesi için en az iki sözcüğün kurallar çerçevesinde birleşmesi gerekmek­tedir. Şimdi isim tamlamalarını inceleyelim.

A) İsim Tamlamaları

Aralarında anlamca ve biçimce ilişki bulunan en az iki ismin oluşturduğu söz öbeğine isim tamlaması denir. İsim tamlamaları kastedilen şeyleri aitlik ilgisi bakımından daha belirgin hale getirir. İsim tamla­malarını birkaç başlık altında inceleyebiliriz.

1- Belirtili İsim Tamlaması

Belirtili isim tamlamaları iyelik ve ilgi eklerini alarak oluşur. Bu tamlamanın ayrıntılarına girmeden önce iyelik ve ilgi eklerini kısaca açıklamak yerinde ola­caktır.

a) İyelik Eki (Tamlanan Eki)

İyelik eki, başka bir deyişle aitlik eki, eklendiği söz­cüğün kime ya da neye ait olduğunu bildirir. Tam­lamaların ikinci unsuruna, yani tamlanana eklenir.

Dilimizde altı şahsa göre çekimlenir.

okul – um radyo – m

okul – un radyo – n

okul – u radyo – su

okul – umuz radyo – muz

okul – unuz radyo – nuz

okul – ları radyo – ları

İki sözcük üzerinde görüldüğü gibi, bu ekler, eşya­ların, nesnelerin kime ait olduğunu bildirir. İşte bu ekler tamlanana eklenerek aitlik ilgisi kurar.

b) İlgi Eki (Tamlayan Eki)

İlgi eki, adından da anlaşılacağı üzere, iki sözcük arasında ilgi, ilişki, bağlantı kuran ektir. Bu ek, tamlamalarda, birinci unsura yani tamlayana ekle­nir. İlgi eki önce, iyelik eki daha sonra gelir.

İlgi Eki İyelik Eki

ben – im okul – um

sen – in okul – un

o – nun okul – u

biz – im okul – umuz

siz – in okul – unuz

onlar – ın okul – ları

Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi, şahıs zamirle­rine (ben, sen...) getirilen ekler ilgi; “okul” sözcü­ğüne getirilen ekler de iyelik ekleridir. İlgi eki, “şahıs zamirleri” ile “okul” sözcüğü arasında ilişki kur­maktadır. Okul sözcüğüne eklenmiş olan iyelik ek­leri de “okul” isminin kime ait olduğunu gösterir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında belirtili isim tamlaması­nın tanımını yeniden yapalım: Tamlayanın ilgi, tamlanın iyelik eki aldığı, anlamı belirli olan tamla­malardır. Örneğin;

Kuşun yuvası ağaçtan düşmüş.” cümlesindeki “ku­şun yuvası” söz grubu belirtili isim tamlamasıdır.

Tamlayan Tamlanan

Kuş – un yuva –

İlgi eki iyelik eki

Aşağıdaki belirtili isim tamlamalarını inceleyiniz.

Tamlayan Tamlanan

Komşu – n – un iyi – si

Çocuğ – un feryad – ı

Ali – n – in kitab – ı

“Komşu – n – un iyi – si” tamlamasında, “komşu” sözcüğündeki “-n” eki kaynaştırma ekidir. İlgi eki sadece “-un”dur.

M Belirtili isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına sözcük ya da sözcük grubu girebilir.

“Buralarda yeşilin bin bir tonunu bulabilirsiniz.” cümlesinde “yeşilin tonu” belirtili isim tamlamasının arasına “bin bir” sözcük grubu girmiştir. Buna ek olarak;

Ankara’nın adını yeni duyduğum semtleri var.”

T.yan Sözcük Grubu (Sıfat) T.nan

Okulun uzun zamandır çözülemeyen problemleri

T.nan S.G. (Sıfat) T.nan

“Ak koyunun kara kuzusu olmaz.” cümlesindeki tamlamaları şöyle inceleyebiliriz.

1- “Koyunun kuzusu” şeklinde belirtili isim tamlaması kullanılmıştır.

2- “Ak koyun ve kara kuzu” şeklinde iki tane sıfat tamlaması vardır.

3- “Ak koyunun kara kuzusu” şeklinde ele alırsak, “ak” sıfatı tamlayan olan “koyunun” sözcüğünü nitele­miştir. Ayrıca, “koyunun kara kuzusu” şeklinde de tamlayan ile tamlanan arasına sözcük (sıfat) girmiş olur.

M Belirtili isim tamlamalarında tamlayan ya da tamla­nan zamir olabilir.

“Onun kardeşi daha çalışkan.” cümlesinde “onun” sözcüğü tamlayan durumundadır ve zamir­dir. (onun kardeşi)

“Yüklemlerin çoğu isim soyluymuş.” cümlesinde de “çoğu” sözcüğü tamlanandır ve belgisiz zamir gö­revindedir. (yüklemlerin çoğu)

“Bunların hepsini al.” cümlesinde de hem tamla­yan hem tamlanan zamirdir. (bunların hepsi)

M Belirtili isim tamlamalarında zamir durumundaki tamlayan bazen düşebilir.

Sadece tamlananı olan bu tamlamalara “tamlayanı düşmüş isim tamla­ması” denir. Bu, normal tamlama olarak değerlendi­rilmez.

“Sesi herkesi büyülüyordu.” cümlesinde “ses” keli­mesindeki “i” eki iyelik yani tamlayan ekidir. Dolayı­sıyla bu kullanımda bir de tamlayan olmalı­dır. Ama tamlayan zamir olduğu için düşmüştür. Tamlama şöyle olmalıydı: Onun sesi.

“İşçiler evimizi yeniden boyadılar.” cümlesinde de “bizim evimiz” şeklinde olan tamlamada “bizim” tamlayanı düşmüştür.

² “(senin) Bakışların herkesi korkutuyor.”

² “(onların) Tanımları bence yanlış.”

Şu noktaya dikkat edilmelidir.

“Çocuğu doktora götürmüşler.” cümlesinde tamla­yanı düşmüş, tamlama yoktur. Çünkü “çocuk” ismin­deki “u” eki iyelik değil, ismin hal ekidir. Bu sözcü­ğün başına “onun” zamirini getirirsek anlam bozulur.

M Belirtili isim tamlamalarında bir tamlayan birden fazla tamlanana bağlanabileceği gibi, bir tamlanan da birden fazla tamlayana bağlanabilir.

“Çocukların gözleri, yürekleri, gönülleri terte­miz.” cümlesinde tamlayan olan “çocukların” ismi “göz, yürek ve gönül” tamlananlarına bağlanmıştır.

Bu tamlamayı şöyle açabiliriz:

“çocukların gözleri”

“çocukların yürekleri”

“çocukların gönülleri” gibi.

“Dağların, taşların, kuşların sesini dinledim.” cüm­lesinde de “dağların, taşların, kuşların” isimleri tamlayan; “sesi” ismi de tamlanandır. Bu tamla­ma da şöyle açılabilir:

“dağların sesi”

“taşların sesi”

“kuşların sesi” gibi.

M Belirtili isim tamlamalarında tamlayanla tamlanan yer değiştirebilir. Yani önce tamlanan, sonra tamla­yan gelebilir.

“Sırtına Sakarya’nın Türk tarihi vurulu.” cümle­sinde, tamlama, önce tamlayan sonra tamlanan genel ku­ralına göre şöyle olmalıydı: “Sakarya’nın sırtı.” ama, “Sırtı Sakarya’nın” biçiminde söylene­rek, tamlayan ile tamlanan yer değiştirmiştir. Bu du­rumda tamlamanın özelliği kaybolmaz.

“İpek gölgesi bulutların,

Yüzünde çocukların...

(Bulutların ipek gölgesi)

(Çocukların yüzü)

“Kartalıydı savaşın Şahin Bey”.

(Savaşın kartalı)

M Tamlayan “-in” eki yerine “-den” eki kullanılabilir.

“Bunların biri” tamlamasında “-ın” eki tamlayan eki durumundadır. Aynı şekilde, bu tamlamayı şöyle kurabiliriz: “Bunlardan biri”

“Çocuklardan birkaçı bugün sınava giriyor.”

“Onlardan hangisini istiyorsun?”

L Örnek:

“Oyun oynayan küçük çocukları salonun penceresin­den seyrediyordu.” cümlesinin dolaylı tümleci için aşağıdakilerden hangisi söylenir?

A) Belirtisiz isim tamlaması

B) Belirtili isim tamlaması

C) Zincirleme isim tamlaması

D) Sıfat tamlaması

(1993 – FL)

J Çözüm:

Bu cümlenin dolaylı tümleci “salonun penceresinden” sözcük grubudur. Bu sözcük takımını incelersek belirtili isim tamlaması olduğu anlaşılır.

Salon – un pencere – si

T.yan T.nan

Görüldüğü gibi tamlayan ve tamlanan ek almıştır.

Cevap B’dir.

L Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki “-den, -dan” yerine tamlama eki getirilemez?

A) Orhan, karşıdaki evlerden birinden oturuyor.

B) Mahallenin yetişkinlerinden bazıları yardıma geldi.

C) Bu elbiselerden hangisi sana olur?

D) Gelenler, bizim çocuklardan başkası değildi.

(2005/OKS)

Cevap D’dir.

L Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, tamlama çeşidi diğerlerinden farklıdır?

A) Arabacı önümüzde yürüyen birine seslendi.

B) Bu, çelimsiz küçük bir çocuktu.

C) Gömleğinin düğmeleri bile yoktu.

D) Çocuk cılız ellerini bana uzattı.

(1993 – DPY)

J Çözüm:

A’daki tamlama “yürüyen biri”, B’deki tamlama “çelim­siz küçük bir çocuk”, D’deki tamlama “cılız eller”dir. Bu tamlamalar, bir sıfat bir isimden oluştuğu için sıfat tamlamasıdır. C’deki tamlama ise, “gömleğinin düğ­meleri”dir. Bu tamlama iki ismin ek alarak oluşturduğu belirtili isim tamlamasıdır.

Cevap C’dir.

2- Belirtisiz İsim Tamlaması

Tamlayanı ek almayan, tamlananı iyelik eki alan isim tamlamasıdır. Tamlayan varlık belirsizdir. Ör­neğin” kol düğmesi” tamlamasında “Hangi düğme?” olduğu belli değildir.

Marmara Deniz – i

T.yan T.nan

Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi tamlayan ek al­mamış, tamlanan iyelik eki “–i” almıştır.

Bunlara ek olarak; Sivas şehri, üniversite öğrencisi, okul önlüğü, ço­ban abası, ceviz kabuğu gibi örnekler verilebilir.

Belirtisiz isim tamlaması birçok anlam ilgisi kurabi­lir:

² Tamlayan, tamlananın yapıldığı maddeyi belirtir.

Çilek reçeli, irmik helvası, domates salçası...

² Tamlayan, tamlananın neye benzediğini bildirir.

Kalkan balığı, bal kabağı, parmak üzümü...

² Tamlayan, tamlananın yetiştiği ya da yapıldığı yeri bildirir.

Kayseri pastırması, Maraş dondurması, Van kedisi, Malatya kayısısı...

² Tamlayan, tamlananın amacını ve neye yaradı­ğını bildirir.

Dinlenme kampı, okuma odası, uyku hapı...

² Tamlayan, tamlananın nedenini bildirir.

Kalp hastalığı, kazanma sevinci, deprem felaketi...

² Tamlayan, tamlananın zamanını bildirir.

Akşam yemeği, sabah namazı, bahar nezlesi, ha­reket zamanı...

M Takısız ad tamlaması, henüz açıklığa kavuşma­mış, tartışmalı bir konudur. Bu tamlamayı sıfat tamla­ması kabul edenler vardır. Bu yüzden, takısız ad tam­lamasını burada açıklamayacağız.

3- Zincirleme İsim Tamlaması

Üç veya daha fazla ismin oluşturduğu isim tamla­malarıdır. İsim yerine zamir de kullanılabilir. Başlıca örnekleri aşağıda verilmiştir.

² Tamlayanı “isim tamlaması” biçiminde olabilir.

“Çocuk sesinin tatlılığı”, tamlamasında “çocuk sesi” belirtisiz isim tamlamasıdır ve tamlayan du­rumun­dadır. Bu tamlama “-in” ilgi ekini alarak, tamlanan durumunda olan “tatlılığı” ismine bağlan­mıştır.

² Tamlananı, “isim tamlaması” biçiminde olabilir.

“Komşunun bahçe duvarı” tamlamasında, “bahçe duvarı” belirtisiz isim tamlamasıdır ve tam­lanan du­rumundadır. Bu tamlama “komşunun” tamlayanına eklenerek zincirleme isim tamlaması kurulmuştur.

² Tamlayanı da tamlananı da isim tamlaması olabi­lir.

“Türkçe öğretmeninin ders notları” tamlama-sında, “Türkçe öğretmeni” belirtisiz isim tamlaması olup tamlayan; “ders notları” da belirtisiz isim tam­laması olup tamlanan durumundadır.

L Örnek:

Bazı ad tamlamalarında tamlayan, tamlananın neden yapıldığını göstermektedir.

Aşağıdakilerden hangisi bu özellikte bir isim tam­laması değildir?

A) Pirinç pilavı B) Pamuk ipliği

C) Bal kabağı D) Domates salatası

(1998 – LGS)

J Çözüm:

A’daki tamlama, pilavın pirinçten yapıldığını, B’deki tamlama, ipliğin pamuktan üretildiğini, D’deki tamlama da salatanın domatesten yapıldığını göstermektedir. C’de “bal kabağı” tamlamasında böyle bir durum söz konusu değildir. Burada, kabak baldan yapılmış ola­maz. Sadece, benzetme yapılmıştır. Kabağın, bal kadar lezzetli olduğunu ifade etmektedir.

Cevap C’dir.

L Örnek:

Aşağıdaki bileşik kelimelerden hangisi isim tamla­ması şeklinde kurulmuştur?

A) Sivrihisar B) Milletlerarası

C) Çanakkale D) Astsubay

(1995 – FL/AÖL)

J Çözüm:

A, C ve D’deki bileşik isimler sıfat tamlamasıdır. Bu isimler, bir sıfat ve bir adın birleşmesiyle kurulmuştur. B’deki “milletlerarası” bileşik ismi ise, iki ismin birleş­mesi ile oluşmuştur. “milletlerarası” sözcüğü ek almaz­ken, “ara” sözcüğü “-sı” ekini almıştır. Bu bileşik isim, belirtisiz isim tamlamasıdır.

Cevap B’dir.

L Örnek:

Aşağıdakilerden hangisinin öznesi “Renkli çamaşırlar yıkanınca soluverdi.” cümlesinin öznesi ile aynı türden bir tamlama durumundadır?

A) İmlâ kılavuzu eski masamızda duruyor.

B) Evdeki hesap çarşıya uymadı.

C) Badem ağaçları tomurcuklanmaya başladı.

D) Bu vazoyu okul arkadaşım verdi.

(1997 – DPY)

J Çözüm:

Öncelikle soru kökündeki cümlenin öznesini bulmalıyız. Bu cümlenin öznesi “renkli çamaşırlar” sıfat tamlamasıdır. Çünkü “soluverdi” yüklemine “Ne soluverdi?” sorusunu sorarsak “renkli çamaşırlar” cevabını alırız. A’daki özne “imlâ kılavuzudur” ve belirtisiz isim tamla­masıdır. C’deki özne “badem ağaçları”dır ve yine belir­tisiz isim tamlamasıdır. D’deki özne “okul arkada­şım”dır. B’deki tamlama ise “evdeki hesap”tır ve özne görevindedir.

Cevap B’dir.

L Örnek:

Hangi atasözündeki tamlamanın çeşidi farklıdır?

A) İştah, dişin dibindedir.

B) Hatasız kul olmaz.

C) Doğru söz ağıdan acıdır.

D) Hatır için çiğ tavuk yenir.

(1994 – DPY)

J Çözüm:

A’daki tamlama “dişin dibi” isim tamlaması, B’deki tamlama “hatasız kul”, C’deki tamlama “doğru söz”, D’deki tamlama “çiğ tavuk” sıfat tamlamalarıdır.

Cevap A’dır.


1- Aşağıdakilerin hangisinde tamlayanı adlaş­mış sıfat olan bir isim tamlaması vardır?

A) Her çirkin insanın da mutlaka bir güzelliği var­dır.

B) Ateş rengi bulutlara takıldı gözü.

C) Konuşanların sözleri bana ilaç gibi iyi gel­mişti.

D) Yaşadığımız her ne olursa olsun çaresiz­liğe kapılmamalıyız.

2- Aşağıdakilerin hangisinde farklı bir ad tamla­ması vardır?

A) Bugünün işini yarına bırakma.

B) Güzelliğin talihi çirkin olur.

C) Baykuşun kısmeti ayağına gelir.

D) Gürültü istemeyen, bakırcı dükkanına gire­mez.

3- I. Fırtınayı andıran orkestra sesleri

II. Bir ürperiş getirir senin sinirlerine

III. Istırap çekenlerin acıklı nefesleri

IV. Bizde geçer en hazin bir musiki yerine!

Yukarıdaki mısraların hangisinde adlaşmış sıfat, ad tamlamasında tamlayan olmuştur?

A) I B) II C) III D) IV

4- Aşağıdaki tamlamaların hangisinde sıfat, tamlayana aittir?

A) Büyük insanların derdi de büyük olur.

B) İhsan, başının etrafında altın kavisler çizen arıyı kovaladı.

C) Pencereden sokağın kenarında biten katır­tır­naklarına bakıyordu.

D) Uzun hikaye kitaplarını okumak istiyorum, demişti.

5- Aşağıdaki dizelerin hangisinde, tamlananı tamlayandan önce söylenmiş bir belirtili ad tamlaması vardır?

A) Karşımızdaki kişilerin her davranışını, hata­sını hoş görmeliyiz.

B) Sağ taraftan sesleri geliyordu çıngırakların.

C) Ekmeğin büyüğü hamurun çoğundan olur.

D) Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını.

6- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birden fazla isim tamlaması vardır?

A) Suçluyu asmanın altında asmaya götürdü­ler.

B) Bilmediğimi bildiğim için senden üstünüm.

C) Bakırcılar çarşısından kırmızı bir süs eş­yası alalım mı?

D) Gidebilirler, bunların pasaportları görüldü.

7- Çocuğun temel eğitim kurumu ailedir.

Bu cümledeki tamlama aşağıdakilerden hangisidir?

A) Takısız ad tamlaması

B) Tamlayanı düşmüş ad tamlaması

C) Belirtili ad tamlaması

D) Zincirleme ad tamlaması

8- Aşağıdakilerin hangisinde hem tamlayanı hem de tamlananı sıfat almış bir ad tamla­ması vardır?

A) Gece bekçisinin düdüğünü duydun mu?

B) Ölü denizde balık olur mu hiç?

C) Küçük kardeşi yarın sınava giriyormuş.

D) Gözü yaşlı gelinin süslü arabası olur.

9- Ad tamlamaları başka bir adın sıfatı görevinde kullanılabilir.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açık­la­mayı örneklendiren bir kullanım vardır?

A) Sınıfımızın gülü Ayşe sınavı kazanmış.

B) Kırmızı gülleri kime götürüyorsun?

C) Üç kilo kalkan balığı alalım.

D) Siyah güneş gözlüğümü kırmıştı.

10- “Parmak üzümü en iyi burda yetişir.” cümlesin­deki ad tamlamasıyla özdeş bir tamlama aşağıdakilerden hangisinde geçmektedir?

A) Maraş dondurması yedin mi hiç?

B) Öğrenciler sınavı kazanma sevincini yaşı­yor.

C) Kılıç balığına çok benziyor.

D) Elinde güzel bir ipek mendil vardı.

11- Tamlayanı, tamlananın amacını ve neye yaradığını bildiren ad tamlaması aşağıda­ki­lerin hangisinde vardır?

A) Bunların hangisi hoşunuza gitti?

B) Tamlayanı düşmüş bir isim tamlamasını ya­zın.

C) Okuma odasında kitap okuyan var mı?

D) Küçük odanın penceresi de boyanacak.

12- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zincir­leme ad tamlaması vardır?

A) Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir.

B) Yılanın sevmediği ot, deliğinin ağzında bi­ter.

C) Yüzü güzel olanın huyu da güzel olur.

D) Yemek odasının boyası dökülüyordu.

13- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde hem ad tamlaması hem sıfat tamlaması vardır?

A) Yöneticilerin bazıları bu işi yeterince önem­semedi.

B) Ailede problemli yetişen çocuklar okulda da problemli olur.

C) Öğrenci problemleri ancak okul ve aile işbir­li­ğiyle çözülebilir.

D) Neslin düzeltilemeyecek kadar bozulduğu doğru değildir.

14- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayanı adlaşmış sıfat olan bir belirtili ad tamla­ması vardır?

A) Çocuğunu kaybetme acısını en iyi anneler bi­lir.

B) Düşenin dostu olmaz derler ya.

C) Ağlayan insanın da yüzü bir gün güler.

D) Zamanımızın boş geçmesine izin vermeme­li­yiz.

15- Okullarda öğrenci problemlerini çözmenin en

I

ideal yolu rehberlik servisini çalıştırmaktır;

II

ama çoğu okullarımızda rehberlik ve psikolojik

III

danışmanlık servisi yoktur. Rehberlik hizmetini

IV

sınıf öğretmenleri yürütür.

Yukarıdaki parçada geçen altı çizili söz öbeklerinden hangisi isim tamlaması de­ğil­dir?

A) I B) II C) III D) IV

16- Öldük, ölümden bir şeyler umarak.

Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.

Nasıl hatırlamazsın o türküyü,

Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü.

Yukarıdaki şiirde kaç tane isim tamlaması vardır?

A) 1 B) 2 C) 3 D) 4

17- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlanan birden fazla tamlayana bağlanmıştır?

A) Eğitimcilerimiz, okuma tembeli olunca anne babaların okuma tembeli olması normaldir.

B) Çocuklarımız; medyanın, arkadaş grubu­nun ve eğlence sektörünün tesiri altında­dır.

C) Çoğu aile, çocuklarıyla iletişim kuramaz, on­lar sadece monolog yaparak vakit geçirir.

D) Maalesef, çocuklarımızın dertlerini, hayalle­rini ve projelerini önemsemiyoruz.

18- Aşağıdaki atasözlerinden hangisinde her­hangi bir tamlama kullanılmıştır?

A) Akıl adama sermayedir.

B) Akılsız başın cezasını ayaklar çeker.

C) Akıl olmayınca başta, ne kuruda biter ne yaşta.

D) Akıllı, köprü arayana dek, deli suyu geçer.

19- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayanı ve tamlananı zamir olan bir isim tamlaması vardır?

A) Senin başarısızlığın beni ilgilendirmez.

B) Sessiz ve sakin bir tavırla odadan çıktı.

C) Onların birçoğunu senin için ayırdım.

D) Bu hızla Ankara’ya ancak yirmi saatte varı­rız.

20- I. Yolcu otobüsü tam vaktinde perona girdi.

II. Yüz itibariyle sempatik birine benziyordu.

III. Evdeki tahta masalar bahçeye çıkarıldı.

IV. Öğrenci karneleri bugün doldurulacak.

V. Cam kavanozların hepsini yukarı rafa kaldı­rın.

Yukarıdaki altı çizili tamlamalar ikişerli gruplandırılırsa hangisi dışta kalır?

A) I B) II C) III D) IV

21- Aşağıdaki deyimlerden hangisi belirtili isim tamlaması değildir?

A) Burnunun ucunu görmemek

B) Burnunun dikine gitmek

C) Birinin burnuna girmek

D) Burnundan kıl aldırmamak

22- Çobanın gönlü olursa tekeden yağ çıkarır.

Cümlesindeki isim tamlamasının aynısı aşa­ğıdakilerin hangisinde vardır?

A) Huylu huyundan vazgeçmez.

B) Pilav yiyen kaşığını yanında taşır.

C) Açın gözü ekmek teknesinde olur.

D) Aç tavuk, kendini buğday ambarında görür.

23- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birden fazla ad tamlaması vardır?

A) Yaz sonunda yeni bir tatil köyüne gittik.

B) Ağacın yaprakları dökülmeye başladı.

C) Evin misafir odası özenle hazırlandı.

D) Çatı katına yeni kiracılar taşındı.

24- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat tamla­ması yoktur?

A) Birkaç arkadaş balık tutmaya gittiler.

B) Günlerce onların gelmelerini bekledik.

C) Değişik balık tuttuklarını sanıyorduk.

D) Her zaman olduğu gibi yine yanılmışız.

25- I. Pazarda her şey ateş pahasına satılıyordu.

II. O da az anasının gözü değil hani.

III. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.

IV. Arabalar birazdan yarış pistine girecek.

Yukarıdaki cümlelerde geçen tamlamalardan hangileri belirtisiz isim tamlama­sıdır?

A) I – II B) I – III C) II – IV D) I – IV

26- Aşağıdaki bileşik kelimelerden hangisi isim tamlaması biçiminde yapılmıştır?

A) Mirasyedi B) Vatansever

C) Çöpçatan D) Ayakkabı

27- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayanı düşmüş bir isim tamlaması kullanılmıştır?

A) Güneş batmak üzereyken yola çıktılar.

B) Bu şehir çok güzel; yalnız hava kirliliği var.

C) Yalan söylemek ve iftira atmak insanlığın dı­şındadır.

D) Programımızda sizin için de yer ayrıldı.




1- “Ağırlık” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde “ağırbaşlılık” anlamında kullanılmıştır?

A) Liseye başlayalı, ona bir ağırlık geldi, davra­nışları düzeldi.

B) Yemekten sonra bir ağırlık çöktü, hiçbir iş ya­pamadım.

C) Bundan sonra ağırlığı fiziğe vermek gerekir.

D) Öğrenci işlerinin bütün ağırlığı Ahmet Beyin üstünde.

2- I. Tatilin on güne çıkarılacağı haberi öğren-

ciler arasında kısa sürede yayıldı.

II. Memleketimizde televizyon, bilgisayara göre daha çabuk yayıldı.

III. Hükümetin yaptığı zam haberi önce basın mensupları arasında yayıldı.

IV. Genzi yakan bir koku yurdun bütün katlarına yayılmıştı.

“Yayılmak” sözcüğü yukarıdaki cümlelerin hangilerinde en yakın anlamda kullanılmış­tır?

A) I ve II B) I ve III

C) II ve III D) II ve IV

3- Sanatçı, denenmiş, sıradan yöntemlerden uzak­laşıp yeni yeni arayışlara girmelidir.

Bu cümledeki altı çizili söz öbeğinin yerine kullanılabilecek söz öbeği aşağıdakilerin hangisinde kullanılmıştır?

A) Kimse bilmediği için kullanılmayan yöntem­ler

B) Herkesin beğeniyle kullandığı yöntemler

C) Herkesin kullandığı orta malı olmuş yöntem­ler

D) Zor olduğu için herkesin rahat kullanmadığı yöntemler

4- “Küçük” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde gerçek anlamında kullanılmamıştır?

A) On nüfusla bu küçük evde yaşıyoruz.

B) Evlerinin bahçesinde küçük bir havuz vardı.

C) İsmini küçük bir kağıda yazıp görevliye verdi.

D) Ayşe’nin babası Kayseri Lisesi’nde küçük bir memurdu.

5- I. Eğilen baş kesilmez.

II. Alacakla borç ödenmez.

III. Ağaç yaşken eğilir.

IV. Öfke ile kalkan zararla oturur.

V. Aman diyene kılıç kalkmaz

Yukarıdaki atasözlerinden hangi ikisi yakın anlamlıdır?

A) I – II B) II – V C) I – V D) IV – V

6- Yazılanların yine kağıt üzerinde kalacağından korkuyorduk.

Bu cümledeki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Gerçeği yansıtmamak

B) Uygulamaya konulamamak

C) Herkesçe kabullenilmemek

D) Beklenen ilgiyi görmemek

7- Bir yazarımız, romanlarının oluşumuyla ilgili olarak: “Bazılarını ben yazdım, bazılarını ise eserin yazıldığı dönem.” der.

Bu cümledeki “eserlerin bazısını dönemin yazması” sözüyle aşağıdakilerden hangisi vurgulanmak istenmiştir?

A) Eserin, yazıldığı dönemin sorunlarını anlat­mayı amaçladığı

B) Eserin, dönemin sosyal olaylarının etkisiyle oluştuğu

C) Eserin zamanla güncelliğini yitirdiği

D) Aynı konuyu işleyen birçok romanın bulun­duğu

8- Aşağıdaki açıklamalardan hangisi cümlede verilen deyime uygun değildir?

A) Bu işte uzun zaman çalışmış, emek vermiş, saç sakal ağartmıştı.

B) Acele etme, sonucun ne olduğunu biraz sonra anlarsın; dereyi görmeden paçayı sı­vama.

C) İçten pazarlıklı biriydi; ilerlemiş yaşına yakış­mayan hareketleri vardı.

D) Çocukları için özveri ile çalışıp saçını onlara süpürge etmişti.

9- Yazılış ve okunuşları aynı; anlamları farklı olan sözcüklere “sesteş” sözcükler denir.

Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili söz­cüklerden hangisi bu açıklamayı örnekle­mez?

A) Aldığı güzelim kalemi kırmış.

B) Yanıma oturmasını söyledim.

C) Adamı hem soymuş hem de dövmüşler.

D) Bizimle oturmak istemiyormuş.

10- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “yakınma” anlamı vardır?

A) Sınav sonuçları yarın açıklanır mı?

B) Bunu söylesem kabul eder mi ki?

C) Bu olay onu o kadar üzdü ki?

D) Bunun böyle baş belası olacağını biliyor­dum.

11- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “aşırı de­rece bağırıp çağırmak, ortalığı velveleye ver­mek” anlamında bir deyim kullanılmıştır?

A) Şehre gideceği gün sevinçten yerinde dura­mamıştı.

B) Sabırsızlanıyor, heyecanlanıyor, içi içine sığ­mıyordu.

C) Kardeşi duyacak olsa mutlaka kıyameti kopa­rırdı.

D) Annesi, kardeşine bir şey anlatmamasını şart koşuyordu.

12- “Düşünmekten, ileriyi görmekten, etrafı ile bi­linçli bir şekilde ilgilenmekten yoksun olan biri için bütün günler sıkıntısız ve üzüntüsüz geçer. Etrafının dertleri ve sevinçleri onu etkilemez. Aklını kullanmayan, etrafı ile ilgili olmayan kim­seler de aynen böyledir.”

Bu açıklama yerine aşağıdakilerden hangi­sini söylersek anlatılmak isteneni anlatmış oluruz?

A) Deli ile devletli bildiğini yapar.

B) Deliye bal tattırma; köyde katran tulumu komaz.

C) Deliye her gün bayram.

D) Deliyle yola gidilmez.

13- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “kararsızlık” anlamı vardır?

A) Buraya yatırım yapacağını sanmıyorum.

B) Bilmediğini bana söylemek istemiyordu.

C) Ya gerçeği öğrenirse biz ne yaparız.

D) Bilmem ki bunu onlara nasıl anlatalım.

14- “Bu kez de başaramazsam...” sözleri aşağıdaki­lerden hangisiyle sürdürülürse cümle an­lamca tamamlanır?

A) fakat bir daha deneyebilirim.

B) bir daha böyle bir işe girişmem.

C) bu işin peşini bırakacak değilim.

D) ama bu böyle sürüp gitmez.

15- “Bir insanın hayatını hiç kimse kendisi gibi anla­tamaz; çünkü iç yaşantısını insan ancak kendisi bilir.” cümlesine anlamca en yakın cümle aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnsanın kendisini anlatması için iyi bir yazar olması gerekir.

B) İç dünyasını zenginleştiremeyen insan, ya­zar olmaya çalışmamalıdır.

C) Yazarların çoğu, kendi yaşamını anlatarak üne kavuşur.

D) Hiçbir yazar, yazdığı eserde başkasının ya­şamını bütün yönleriyle yansıtamaz.

16- “Çevresinde olup biten onu hiç ilgilendirmez. Yalnız kendi sorunları ile ilgilenir, onlara da ge­reği kadar önem vermez. Kaygısız, ölse fark etmeyecek biri işte.”

Yukarıdaki özellikleri verilen kişinin duru­munu anlatan en uygun deyim hangisidir?

A) Dünyayı toz pembe görmek

B) Dünyayı anlamak

C) Dünya yıkılsa umrunda olmamak

D) Dünyaya kazık çakmak

17- (I) Ahmet Mithat, Tanzimat devrinde, bilimin ve edebiyatın hemen her alanında eser vermiştir. (II) Eserlerini halk diliyle yazmıştır. (III) Onun eserlerinde derin bilgiler ve sanat mükemmelliği yoktur. (IV) En çok sevdiği türlerin hikaye ve roman olduğunu söyler.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde kişisel görüşlere yer verilmiştir?

A) I B) II C) III D) IV

18- “Dün” konusunda yapabileceğimiz bir şey yok­tur. Artık o bir gerçek değildir. “Yarın, çok güzel bir düştür; ancak, o da bir gerçek değildir. Za­manınızı, dünü, yarını düşünmekle geçirirseniz; kendinizde ve başkasında olanları göremezsi­niz. Asıl gerçek, geçmişle gelecek arasındaki ilişkiyi kurabilmektir.

Parçanın ana fikri aşağıdakilerden hangi­sinde verilmiştir?

A) Zamanı geri döndüremediğimiz için, artık geçmişin bir önemi yoktur.

B) Gelecek üzerine planlar yapmak bugün için gerekli değildir. Çünkü geleceğin ne getire­ceği bilinmez.

C) Geçmişi ve geleceği düşünerek geçirilen za­man boşa gitmiş demektir.

D) İnsanlar, geçmişle gelecek arasındaki nok­tayı iyi yakalamalı ve değerlendirmelidir.

19- “İster kağıt üstünde olsun, ister ağızla, benim sevdiğim konuşma, düpedüz, içten gelen, tatlı, büyülü, sıkı ve kısa kesen bir konuşmadır. Güç olsun, zararı yok; ama sıkıcı olmasın; süsten, özentiden kaçınsın; düzensiz, gelişigüzel ve korkmadan yürüsün. Dinleyen, her yediği lok­mayı tadarak yesin. Konuşma, Sueton’un, Cesar’ın konuşması için dediği gibi askerce ol­sun, ama avukatça olsun.”

Böyle düşünen biri aşağıdakilerden hangi­sine katılmaz?

A) Konuşma az sözle çok şey ifade etmelidir.

B) Konuşma açık ve anlaşılır olmalıdır.

C) Konuşma programlı ve sanatlı olmalıdır.

D) Konuşma doğruları içermelidir.

20- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde pekiştiril­miş sözcük, sözcük türü yönüyle ötekilerden farklıdır?

A) Onlar yalnızca bembeyazları gösteriyor.

B) Ona bambaşka öğütler vermişler.

C) Tertemiz gömleğini yine kirletti.

D) Yemyeşil orman, masmavi deniz insanı din­lendirir.

21- Biz iş deyince, bir değer ifade eden her çeşit çalışmayı anlarız. Hikaye eskidir: Vaktiyle, Bağ­dat’ta bir adam, bir çuvaldızın gözünden kırk tane iğneyi uzaktan atıp geçirmiş. Görenler bu ustalığa şaşar kalırlar. Harun Reşid, adama kırk altın bağışlar, kırk tane de değnek atılmasını emreder. Niçin mi?, “Kabiliyetin; böyle boş yere harcayacağına faydalı işe çalışsaydın daha ya­rarlı olurdun” der. Faydalı bir işe çalışmak.... İşte birinci şartı budur.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıka­rılabilecek bir sonuç değildir?

A) İşin değerinden çok, işi yapan önemlidir.

B) İşin değeri, sağlayacağı yararla ölçülür.

C) Her iş, topluma bir yarar sağlamalıdır.

D) İnsanlığa katkısı olmayan iş, değersizdir.

22- “Yerlerini tuttukları adları, tam olarak değil, aşağı yukarı belirleyen zamirlere belgisiz zamir denir.”

Aşağıdakilerden hangisinde, belgisiz zamir vardır?

A) O, bunları benden daha iyi bilir.

B) Ali’yi, kendim kadar iyi tanırım.

C) Hiçbiri doğru bir yol değildir.

D) Üniversite sınavını kaçınız kazandı?

23- Aşağıdakilerin hangisinde “şu” sözcüğü zamir olarak kullanılmıştır?

A) Şu bahçenin ortasına ev yapacağım.

B) Onun şu günlerde bize gereksinimi var.

C) Şu, söylediklerimi hiç dikkate almıyor.

D) Gördüğün şu çocuk evimize mutluluk getirdi.

24- Bir edebiyatçı, politikacı gibi çözüm getirmez sorunlara; edebiyatın politikaya katkısı da bura­dadır. Edebiyatçı, somut koşullar içinde, belirli tarihsel gerçekliği kendi içinde yaşa­yan somut insanı anlatır. Edebiyatçı gelişmenin yönünü bilir; ama onun için asıl önemli olan ge­lişmenin olanaklarıdır. Politikacı ise sorunlara çözüm getirmeye çalışır ve nesnel gelişmeden yararlanır.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?

A) Tanımlama B) Tanık gösterme

C) Örnekleme D) Karşılaştırma

25- Aşağıdaki cümlelerde geçen ad tamlamaların­dan hangisinin tamlayanı ad­laşmış bir sıfattır?

A) Yaralının ilacını almak için eczaneye uğra­dım.

B) Yüzmeyi sığ sularda öğrendim.

C) Sokağın gürültüsü her geçen gün artıyor.

D) Anahtarı bulamayınca balkon kapısından eve girdik.

26- Sanatçıların ayrı köy ve kentlerde doğdukları, ayrı koşullar altında yetiştikleri, hele birikimleri­nin ve bilinçaltı zenginliklerinin ayrılığı düşünü­lürse, aynı manzarayı, aynı konuyu başka başka görecekleri kendiliğinden anlaşılır.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıka­rılacak bir sonuç değildir?

A) Sanatçıların yetişme çevreleri ve kazandık­ları kültür, birbirlerinden farklıdır.

B) Sanatçıların hayal güçleri birbirinden farklı­dır.

C) Sanatçıların hayat tecrübeleri birbirinden fark­lıdır.

D) Sanatçılar bir konuyu ortak bir noktadan ya­kalarlar.

27- (I) Sokağa çıkıyoruz, suskun sokak çeşmelerini geçiriyoruz. (II) Küçük meydancıklardan birinde buluyoruz kendimizi. (III) Yorgun bir köşetaşının üstüne çöküyorum. (IV) Çocuklar köşe kap­maca oyunlarını bu meydanlarda oynayabili­yorlar.

Bu parçanın hangi cümlesinde yazar kendi düşüncelerine yer vermemiştir?

A) I B) II C) III D) IV

28- Bir Tereddüdün Romanı’nda baştan sona tered­düt havası vardır. Romanın bütün kahramanları “tereddüt” psikolojisi içinde bocalar durur. Hangi eyleme teşebbüs etseler, tereddütle karşılaşır­lar ve hangi hükme varmak isteseler, akılları onun engeline takılır. Kısacası...

Düşüncenin akışına göre parça aşağıdaki­lerden hangisiyle bitirilirse anlam bütünlüğü sağlanmış olur?

A) Bu roman, parçalanmış hayatların romanı­dır.

B) Yazar, bu romanda başarısız bir üslup sergi­lemiştir.

C) Karakterlerin her biri, birer tereddüt abidesi gibidir.

D) Bu eser okumaya değer bir romandır.

29- “Açık” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde farklı bir türde kullanılmıştır?

A) Açık sözlülük bir erdemdir.

B) Bugün açık havada yürümek istiyorum.

C) Açık kapı bırakmamak için dikkatli davranı­yordu.

D) Sen konuyu onunla açık konuş, yeter!

30- O, kitabını bana uzattı.” cümlesindeki altı çizili kelimenin çeşidi nedir?

A) İşaret sıfatı B) İşaret zamiri

C) Belgisiz zamir D) Şahıs zamiri

31- Aşağıdakilerin hangisinde soru anlamı za­mirle sağlanmıştır?

A) Bu arabaya ne kadar para ödediniz?

B) Ona hangi çantayı verdiniz?

C) Kaçıncı makaleyi okudunuz?

D) Çalışmalara kim devam edecek?

32- Vapur yavaş yavaş uzaklaşırken

Yaman bastı gariplik yaman

Bir çaresizlik sardı her yanı

Ufuktan yalnız kara bir duman

Bu dizelerde aşağıdaki sözcüklerden hangisi zarf göreviyle kullanılmıştır?

A) Kara B) Yavaş yavaş

C) Gariplik D) Çaresizlik

33- “Bir bilene sor!” İki bilgi bir bilgiden daha doğru­dur?

Böyle düşünen birinin aşağıdaki yargılardan hangisini söylemesi düşünülebilir?

A) Kararlarımı genelde tek başıma veririm.

B) Bildiklerimi kendime saklarım.

C) Kararlarımı başkalarına sorarak vermeyi ter­cih ederim.

D) Bildiğim şeylerden bile emin olamam.

34- Aşağıdaki dizelerin hangisinde bir sıfat tam­laması kullanılmıştır?

A) Aynalarda seni ararım.

Bu şehirde seni ararım.

B) Sarhoş oldum da

Seni hatırladım yine

C) Gâh eserim yeller gibi

Gâh tozarım yollar gibi

D) Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni

35- Benim yarim yanakları allıdır,

Ak elleri deste deste güllüdür.

Yukarıdaki mısralarda geçen altı çizili söz­cüklerin türleri aşağıdakilerden hangisidir?

A) Zamir, isim, isim, sıfat

B) Zamir, isim, sıfat, sıfat

C) Zamir, isim, sıfat, zarf

D) İsim, sıfat, sıfat, zarf

36- Hangi cümlede ikileme sıfat olarak kullanıl­mıştır?

A) Kıvrıla kıvrıla bir bulut geçti tepemizden

B) Biraz sonra iri iri damlalar düşmeye başladı.

C) Rüzgarın önünde badi badi yürüyen ördek­ler.

D) Rüzgarla birlikte ayvalar pat pat iner dallar­dan.

37- Konumuz şiir olduğuna göre, öbür dalları bir kenara bırakalım. Şair, kendini bulduktan sonra birikimi bir yana bırakarak okumazsa ve her gün de birkaç şiir yazarsa yozlaşıp gider. Böyleleri, aynı çeltik tohumunun her yıl üst üste ekilme­sinden bizim Niksar tarlalarına benzer.

Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir şairin zaman içinde niteliğini yitirmesi ka­çınılmazdır.

B) Sürekli şiir yazan şair, çok kısa sürede tüke­nir.

C) Edebiyat dışındaki sanat dalları, bir birikimi gerektirmez.

D) Bir şairin varlığı, kendisini geliştirmesine bağ­lıdır.

Hiç yorum yok: